Hutbeler

  Hutbe (iki sütunlu PDF)

İslam’da Can ve Mal Emniyeti

بِسْمِ اللهِ الْرَّحْمَنِ الْرَّحِيمِ

وَالَّذِينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَ وَمَنْ يَفْعَلْ ذَلِكَ يَلْقَ أَثَامًا

Bismillâhirrahmânirrahîm
[Rahmân ve rahîm Allah’ın adıyla]
„Yine onlar ki, Allah ile beraber tuttukları başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah‘ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan günahının cezasını bulur.“

[Furkân sûresi, âyet 68]

Muhterem Müslümanlar,

İlk insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem’den, son peygamber Hz. Muhammed (sav)‘e kadar bütün peygamberlerin tebliğ ettiği din olan İslam’ın temel hedeflerinin gerçekleşmesi ve insanoğlunun onurlu bir hayat yaşayabilmesi için sahip olması gereken temel haklar vardır. Din, akıl, namus, can ve malın korunması ve güvenliği bu hakların en önemlilerindendir. İslam dininin emir ve yasaklarının temel gayesi ve hikmeti de bu değerlerin korunması ve insanın güven, huzur ve mutluluk içinde yaşamasıdır.

Can ve mal emniyeti de en temel insan haklarındandır. Her türlü tecavüz¬den, saldırılardan korunmuştur. Hiç kimse ne kendisine, ne de başkasına verilen bu emaneti yok etmeye yetkili kılınmamıştır. Nitekim Cenab-ı Hak insan ha¬yatına kasdetmeyi en büyük günahlardan sa¬ymış ve Kur‘ân-ı Kerîm de: „Yine onlar ki, Allah ile beraber tuttukları başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah‘ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan günahının cezasını bulur.“ [1] “…Kim bir cana kıymamış veya yeryüzünde bozgunculuk yapmamış bir kimseyi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim de birisinin hayatını kurtarırsa, bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” [2] buyurmuştur. Bu âyet-i kerîmeye bakıldığında bir insa¬nı öldüren adetâ bütün insanları öldürmüş, bir insanı kurtaran da adetâ bütün in¬sanlığa hayat vermiş gibi olduğu vurgulanmaktadır. Çünkü İslam’ın temel gâyesi, insanın güven, huzur ve mutluluk içerisinde yaşamasıdır.

Aziz Mü‘minler,

Mal emniyeti de, İslam’ın temel prensiplerin-dendir. Bizler; “İşçinin hakkını alın teri kurumadan veriniz.” buyuran bir peygamberin ümmetiyiz. Sevgili Peygamberimiz veda hutbesinde “Bugününüz nasıl mukaddes bir gün ise, bu ayınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.” [3] buyurarak dinimizin bu konudaki hassasiyetine işaret buyurmuştur.

Kardeşlerim,

Yüce dinimiz, canı ve malı korumak, insanı olgunlaştırmak ve kâmil hâle getirmek için bir takım kurallar ortaya koymuştur. Bu kuralların başında m’ümin olarak inanmak zorunda olduğumuz iman esasları gelmektedir. Allah’a ve âhiret gününe gönülden îmân eden ve yaptığı her iyilik ve kötülüğün karşılığını âhirette mutlaka göreceğine îmân eden insan, başkalarının canına ve malına zarar verebilir mi? Bizler İnancımız gereği insanlara hizmetin Allah’a hizmet anlamına geldiği bilincine sahibiz. Bu anlayış pratik hayatta davranışlarımıza yansıdığında kendimizin ve başkalarının can - mal güvenliği ve diğer bütün kutsal değerlerimizin güvenliği sağlanmış, toplumda huzur ve mutluluk tesis edilmiş olacaktır. Unutmayalım ki, gönüllerinde Allah ve Peygamber sevgisi olan, topluma hizmet etme aşkı bulunan nesillerin çoğalmasıyla gerçek toplumsal barış, güven ve huzur sağlanacaktır.

Hutbemizi, Peygamberimiz (sav)’in yüz bini aşkın Sahâbe-i Kirâm’a ve kıyamete kadar gelecek bütün ümmetine hitaben Veda Hutbesi’nde ifade buyurduğu şu sözlerle bitirelim: “Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. Allah da sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız. Dikkat ediniz! Cahiliye döneminden kalma bütün adetler kaldırılmıştır ve ayağımın altındadır. Cahiliyye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. - Ey Müminler! Size iki emanet bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu şaşırmazsınız. Onlar Allah’ın kitabı Kur’ân-ı Kerîm ve Resulünün Sünnetidir.” [4]

[1] Furkân, 25/68.
[2] Mâide, 5/32.
[3] Sahîh-i Buhârî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Terc. C.10, S. 397
[4] Ebû Dâvud, Menâsik, 57- 58; Müslim, Hac, 19.

Atilla Şahin -Löhne Hacı Bayram Camii Din Görevlisi
2013-12-06