DİTİB Online Haber Bülteni & Basın Açıklamaları


2013-10-28 | Haber

Çeşitli aktörlerin camii inşaatı ile ilgili aymazlıkları

Yazar Wallraff’ın basında yer alan sözde „camii inşaatının irticai meyillere matuf geleneksel-banal bir tarza doğru gittiğine“ dair açıklaması çok üzücüdür. Geçtiğimiz günlerde cami inşaatı ile ilgili benzer talihsiz ifadeler kullanan Kardinal Meisner de camiyi „Türk paralel toplumunun tezahürü“ olarak nitelemişti. Ne yazık ki bu ifadeler, „Camiyi Hıristiyanlar inşa edip, iç mimarisini düzenledikleri ve gözetim altında tuttukları sürece, cami iyidir!“ anlamına gelmektedir ve bunun adı kısaca vesayet altına almaktır!

DİTİB’in cami mimarisi ve dini ve sosyal hizmetlerde gösterdiği açılımı, keşke Wallraff ve Kardinal Meisner de gösterebilmiş olsalardı. Biz bu süreçte daima diğer dini cemaatler, toplum ve komşularla da diyalog halinde olmaya özen gösterdik. Cami projesiyle ilgili kamuoyunda açıklamalarda bulunan bu aktörlere daha önce defaatle davette bulunduk. Bugüne kadar kendilerine ilettiğimiz davetlerin hiçbirini kabul etmemiş olmaları üzücüdür. Kabul etmiş olsalardı, bu şekilde konuşarak yanlış bilgileri empoze etmek yerine, durumu kendi gözleriyle görebilirlerdi. Bilvesile bu davetimizi yineliyoruz. Kendilerine camimizi yerinde göstermek ve anlatmak isteriz, zira açıklamalarından acilen buna ihtiyaç olduğu anlaşılmaktadır.

İnşaatta, inşaat hatalarından ve mahkeme tarafından görevlendirilen bilirkişinin halen raporunu bitiremediğinden ötürü bir gecikmenin söz konusu olması yeni bir bilgi değildir. Camiyi aşama aşama kullanıma açabilmek için, caminin iç mimarisinden ziyade, cami kompleksinin kullanıma hazır hale getirmenin ön planda olduğunu daha önce açıklamıştık (bkz. 5.7.2013 tarihli basın açıklaması). İbadet alanının hizmete açılması yıllara yayılmış bir konsepti içermektedir. Bu bağlamda caminin iç mimarisi de sanatsal özellikleri ile zaman içinde gelişecektir.

DİTİB, caminin iç mimarisinin Böhm’ün vazifesi olmadığını inşaatın başından beri (2008) açıkça ifade etmiştir: „DİTİB, caminin iç mimarisiyle ilgili bir iç mimar görevlendirecektir. Böhm iç mimar değildir, dolayısıyla kendisiyle yaptığımız sözleşme iç mimariyi kapsamamaktadır. İç mimarinin hedefi, projenin bütünlüğünü ve kalite konusunda şimdiye kadar gösterilen titizliği devam ettirmek olacaktır. Caminin iç mimarisi, çeşitli fikir ve eylemleri içine alan görüşmelerin neticesinde kesinleşecektir.“ Görülüyor ki, caminin iç mimarî işlerinin başkasına verileceği konusunda baştan beri sözleşmede bir netlik yer almaktadır.

Bu nedenle Wallraff’ın çıkarsamaları tek kelimeyle yanlıştır.

Öyle görülüyor ki, iç mimari konusunun temcit pilavı gibi sürekli gündeme getirilmesi, belirli çıkar gruplarına yaramaktadır. Hangi aktörlerin bu süreçte yer aldığını görmek, şaşırtıcı ve üzücüdür.

Herşeye rağmen cami inşaatı, 2014 yılında kullanıma hazır hale gelecek ve açılacak şekilde ilerlemektedir.

DİTİB Yönetim Kurulu