DİTİB Online Haber Bülteni & Basın Açıklamaları


2014-10-24 | Duyuru

Hicret ve Muharrem Ayı Mesajı


25 Ekim 2014 Cumartesi günü, İslam tarihinde bir dönüm noktası olan, sevgili peygamberimizin (s.a.v.) Mekke’den Medine’ye hicreti esas alınarak Hz. Ömer döneminde hicri yılbaşı olarak kabul edilen ve rahmet peygamberinin “Allah’ın ayı” olarak nitelendirdiği Muharrem ayına girmiş bulunuyoruz.
Rahmet peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.v) risaletinin ilk dönemi olan Mekke yıllarında, İslam’ı tebliği esnasında Mekkeli müşriklerin baskı ve zulümleri karşısında, Allah-u Teala’nın izniyle sahabesiyle Mekke’den Medine’ye göç etmesini temsil eden hicret, Müslümanlar nazarında önemli bir yere sahiptir. Mekkeli müşrik toplumun baskıları sonucu gerçekleşen Hicret, biz Müslümanlar için, hiçbir sıkıntı ve baskının bizleri hedefimizden ve amacımıza ulaşmaktan vazgeçiremeyeceğini öğretmektedir.
Sevgili peygamberimizin hicreti ile insanlık, adaletsizlikten, eşitsizlikten, zulümden ve karanlıktan; adalete, eşitliğe, merhamete ve aydınlığa açılan bir medeniyete kavuşmuştur. Hicret, vatanından ve sevdiklerinden ayrılarak göç eden Muhacir ile, ona evini, gönlünü ve sofrasını açan Ensar’ın kardeşliğini bizlere öğretmektedir. Hicret, sıkıntıda olan kardeşlerimize, Medineli Ensar misali yardımcı olmayı, aşımızı ve soframızı mazlum kardeşimizle paylaşmayı bizlere hatırlatmaktadır.
Hicri yılbaşı ile başlayan Muharrem ayı ve özellikle de bu ayın 10. Günü olan Aşura, önceki peygamberler ve ümmetleri açısından olduğu kadar Müslümanlar açısından da ayrı bir önem taşımaktadır. Peygamber Efendimiz Muharrem ayının 9, 10 ve 11. günlerinde oruç tutmuş, Müslümanlara da bu günlerde oruç tutmalarını tavsiye etmiştir.
Ancak Aşura/10 Muharrem, Müslümanlar açısından çok daha özel bir öneme sahiptir. Sevgili Peygamberimiz’in “dünyanın iki çiçeği”, “cennet çocuklarının efendileri” diye övdüğü, Hz. Ali ile Hz. Fatıma’nın ciğerparelerinden biri olan Hz. Hüseyin ve 70’den fazla arkadaşı 10 Muharrem 61’de (10 Ekim 680) siyasi ihtiraslar uğruna Kerbela’da önce susuz bırakılmış, ardından da hunharca şehit edilmiştir. Bu elim olay, Hz. Peygamberi ve O’nun Ehl-i Beyti’ni seven biz müminleri derinden yaralamış, bölgesi, kültürü, mezhep ve meşrebi ne olursa olsun yediden yetmişe bütün Müslümanları derin acılara sevk etmiştir.
Ancak üzülerek müşahede etmekteyiz ki, Müslümanlar olarak Kerbela’da yaşanılan acıdan ders çıkarılmadığı son zamanlarda yaşanılan menfur hadiselerden anlaşılmaktadır. Bu noktada bizlere düşen görev, İslam ümmeti olarak tarihte yaşanılan sıkıntı ve acıları unutmamak ve geçmişte yaşanılan hadiselerden ders çıkarmak suretiyle her türlü mezhep ve meşrep farklılıklarından kaynaklanan ayrımcılıklara bir son vermektir. 
Bu vesileyle, başta Seyyid-i Şüheda Hz. Hüseyin olmak üzere bütün Kerbela şehitlerini rahmetle anıyorum. Bu müessif olaydan ders çıkaran bir ümmet olmamızı, mezhebi ve meşrebi ne olursa olsun İslam toplumunda ve içerisinde yaşadığımız toplumda kardeşlik, birlik ve beraberliği tesis etmemizi Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum. Ayrıca bütün kardeşlerimizin hicri yılbaşını tebrik ediyor, yeni hicri yılın bütün İslam âlemine ve insanlığa barış, kardeşlik ve dayanışma ruhu getirmesini, İslam coğrafyasında akan kan ve gözyaşının dinmesine vesile olmasını, insanlığa yeniden hayat vermesini, hakka, hakikate, adalete, hayır ve iyiliğe vesile olmasını diliyorum.

Prof. Dr. Nevzat Yaşar AŞIKOĞLU
Genel Başkan