DİTİB Online Haber Bülteni & Basın Açıklamaları


2014-07-01 | Mesaj

Marwa El-Sherbini cinayetinin ardından

Mısır kökenli Marwa El-Sherbini 1 Temmuz 2009 tarihinde Dresden Eyalet Mahkemesinde görülen temyiz davası sırasında 18 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Marwa, Mısır Kadınlar Hentbol Takımı milli oyuncusu ve üniversite mezunu bir kimyagerdi. İki yıllığına geldiği Almanya’da hakimin, savcının, davalı avukatının, kocasının ve henüz üç yaşındaki oğlunun gözleri önünde bıçaklanarak öldürülen Marwa, müslümanlara yönelik saldırıların sembolü haline gelmiştir.

Marwa ne yapmıştı da mahkemelik olmuştu? Katil, hakaret ettiği ve bu nedenle mahkemelik oldukları Marwa’yı aslında tanımıyordu. Bir çocuk bahçesinde çocuğunun salıncağı için tartıştığı Rusya kökenli Alman genç Marwa’ya “islamcı, kadın terörist ve sürtük" diyerek hakaret etmiş, bunun üzerine sivil bir tavır gösteren Marwa bu ırkçıyı şikayet ederek mahkemeye vermişti. Mahkemede dava görülürken aynı hakaretleri tekrarlayan katile karşı Marwa, o kadar hukuk insanının gözleri önünde hukuk tarafından korunamamış ve 18 bıçak darbesiyle karnındaki üç aylık bebeğiyle birlikte katledilmişti. Medyaya yansıyan haberlerde katilin ırkçı söylemleriyle tanındığı belirtilmekteydi. Mahkemede bir vahim olay daha yaşanmış, katilden Marwa’yı korumaya çalışan eşi, mahkeme heyeti tarafından içeriye çağrılan güvelik görevlisi tarafından katil zanlısı zannedilerek silahla vurularak ağır yaralanmıştı. Bu olay, önyargıların sadece ırkçı gençlerde değil, soğukkanlı düşünmek ve hareket etmek kendisine öğretilen güvenlik görevlisi gibi önemli fonksiyona sahip kişilerde de var olduğunu göstermişti.

Katilin Marwa'ya hakaret etmesinin tek sebebi onun başörtüsünden dolayı müslüman olduğunu anlamasıydı. Marwa'nın katili bir Müslüman düşmanıydı ve Müslümanlar ona göre yaşama hakkına sahip değildi. Marwa binlerce hemcinsinin, binlerce başörtülü müslüman kadının yaptığı gibi kendisine dindarlığını yaşamasından dolayı yapılan hakareti umursamazlıktan gelmedi. Medeni cesaret göstererek bir hukuk devletinde duyarlı bir vatandaşın yapması gerekeni yaptı. Hakkını aramak için mahkemeye gitti. Çünkü o dindarlığını yaşayabilmek ve bunu yaparken onurunu zedeletmemek istiyordu.

Bugün aradan geçen beş yılda çok şey değişmedi. Özelikle müslüman olduğu başörtüsünden belli olan kadınlar başta olmak üzere her geçen gün müslümanlara ve camilere yapılan saldırıların arttığını hissediyoruz. Bu nedenle DİTİB olarak www.ditib-antidiskriminierungsstelle.de adresinde insanlara ve mekanlara yapılan saldırıları ve kişilerin yaşadıkları dışlamaları kayıt altına alıyoruz. Ancak müslümanları bu toplumun bir parçası olarak korumak durumunda olan resmi kurumların ve bizzat müslümanların bu gelişmeleri artık kanıksamaya başladığını da üzülerek görüyoruz. Bu gelişmelerin müslümanların kendisini toplumdan soyutlamasına neden olmasından endişe ediyoruz.

Bu vesileyle Marwa El-Sherbini’nin ailesinin acılarını paylaşıyor, müslümanlara yönelik ayrımcılığın giderek artan müslüman düşmanlığı ile medya başta olmak üzere her kesimin mücadele etmesi gerektiğini hatırlatmak istiyoruz.


DİTİB Yönetim Kurulu